13 Temmuz 2013 Cumartesi


Ardına dönüp bakmadan, gitmeyi bilmeli belki de...




Bilindik bi yalnızlığın son caddesindeyim şu sıra, son kez okşadığım sardunyalara veda edip gidesim var buralardan. Artık devrik bir hükümdür gözlerim, ne yana dönsem Ankara, ve ne yana dönsem batık bir ben!

Şimdi tüm gölgelerden siliyorum adımlarımı tek bir iz dahi kalmasın diye...
Gitmeliyim diyorum, münteşir bi zamanın aralığına karışıp gitmeli. Biraz sahil kumu, belki biraz dağ tortusu bulaşmalı ayağıma.

Gitmeliyim...

Kim tutuyor dizlerimi, kim? Hangi aşkın koru saçılmış etrafıma da, ayaklarıma dolanıyor. Bilmiyorum...
Sadece bilmiyorum demek istiyorum bazen. 

Ben bilmiyorum derken, beni anlamanı istiyorum belki de.. Bilmiyorum öyle bişey işte...

Dedim ya,  sefil bi ev gibi kendime tütüyorum, yüzümü çalıyorum aynalardan, bakışlarımı siliyorum boşluklardan. 
Biraz sen, biraz sessizlik ve çokca tütün...
Sonrasımı, uzak bi dalış, soğumuş bi kahve, ve biraz iç titremesiyle, gitmenin verdiği o üşüme hissi...

Bak işte,ben gittim,  ve yine yokluğuma çalacak saat... Bil ki bu son olmayacak. 
Susucam, susucaksın... Ve biz sessizliği dinlemeye devam edicez, hiç bakışımda boğulmamış gibi...





1 yorum:

  1. "...Biraz sen, biraz sessizlik ve çokca tütün..."

    Yüreğine, kalemine sağlık...


    (Aynalı)

    YanıtlaSil