16 Mayıs 2012 Çarşamba



Hep "Mavi"...

Ankara sokaklarını anlamsızca arşınlayan bir kadın, seni sevmenin rengi maviydi diyorum sevdiğim... Aslında yüreğimde küçük bir kuşun kanat çırpmasından başka birşey değil bu sözlerim... Bir çocuğun yarı yıl tatili gibidir aslında benim sevinçlerim! Sevmek....
 
Sapladığın bakışlarını içim acıyarak izlerken sevmek....
Hep derim ya sevdiğim bir beyaza düşme telaşıdır aşk. Siyahıma damla damla işleyen...
Gözlerimi ne vakit kapatsam hep bir damlam intihar ediyor...
 
Ve sen son sözlerimi hep sıva yaparsın ruhuna! Ve ben hep dilimde Ki- hala - ÖZLEDİM tümcesi... Satır aralarında kalmışken, son bir kez daha söylüyorum...
 
Son demenin o ağır kokusu ellerindeyken gidecek olmanın telaşıyla silersin avuçlarını .Oysa nasılda sarılmak gelir içinden!!! Tenine bulanmak, nefesine karışmak, tabiri caizse harına har olmak vardı! Ayrılık sevenlere yakışmaz der şair. Çünkü ayrılığın her yarası ölümle durulur!
 
Sonunda dilinizi hep "her"e ve hep "hiç"e aralayacağınızı bilmektir. Ve bunu hangi avukat savunabilir?
Oysa bizim seveceğimiz beyazlar, maviler vardı. Her dilde aynıydı yankısı, kaçınılmaz. Aşk dağda da aşktı yolda da. Ne farkı vardı "canım" tümcesinin? Sonuçta her dilde aynıydı işte...
 
Seni senden alır gibiydi, senden beni çıkarır gibiydi, hep bir ruh haliydi işte. Bazı kadınlar portakal çiçeği kokuluydu. İçleri boş dışları kaos! Bilmeniz de asla mümkün değil di... Asil bakışlar, ruha şleyen bir dokunuştur nadir görülür!!!
 
Bilmek kötüdür bazen, saklanacak bir günah bile bulamazsınız.Temiz yanınız, tanıdığınız ve adını koyamadığınızdır. Ve sizi ortak bir karanlığa yuvarlamaktır....
Vicdanım! sus.... Kendinden kaçar gibi ondan gider gibi, ona döner gibi ve gider gibi....
 
Artık unutulmaz bir yüzüm, sende hatırla.... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder