22 Mayıs 2012 Salı


Hoşca/kal!



Dört adım/lık dönüşlerle geçtim sensizliğe...
Bilindik bir yalnızlığın son caddesinde yürüdüm belkide yıllarca, son kez okşadım saçlarını kokuna veda edip... Gidesim var buralardan!
Devrik bir hükümdür artık gözlerim, ne yana dönsem külünde boğulan Ankara. Ve ne yana dönsem batık bir aşkın izleri...
Beceremediğim uzlaşım. Beynime söz geçiremediğim hislerim, kül edemediğim hüzünlerim. Hoşca/ kal.
Batık bir aşkın son deminde, bin vurgun yemiş gibi ölüdür tenim. Şimdi tüm gölgelerden siliyorum adımlarımı. Sessizce...
Gece den bir ay doğar belki gözlerine, belki yüklü bir yağmur bulutu! Oysa gitmeliydim münteşir bir zamanın aralığına.Kırıp zincirlerimi gitmeliydim. Yağmur, çamur bulaşmalı ayağıma. Gitmeliydim!
Kim tutuyor dizlerimi, kim? Hangi aşkın izleridir ayaklarıma dolanan... 
Şimdi nasıl gidilir ey Ankara?
Kokuna yüzüm sürdüğüm, yokluğunu alnından öptüğüm, yarım kalmış sevdam. Şimdi nasıl gidilir dolanmışken ayağıma izlerin!
Yalnızlığım, sen mi geldin? Hoş geldin!
 Ve.....
Hoşca /kal Sevdiğim ve..... Ankara...

2 yorum: